Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Aşağıdaki İlan Panosu, yeni duyuru eklendiğinde kızaracaktır. Güncel duyuruları oradan takip edebilirsiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 - I. Sınıflar I. Ders -

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Jódís Erla Jónsdett
Biçim Değiştirme Profesörü
Jódís Erla Jónsdett


Mesaj Sayısı : 6
Rp Yaşı : 26
Kan Statüsü : Saf-kan
Desteklediği Taraf : Sır.
En Belirgin Özelliği : Prensiplerinden vazgeçmemesi.
Kayıt tarihi : 07/11/08

- I. Sınıflar I. Ders - Empty
MesajKonu: - I. Sınıflar I. Ders -   - I. Sınıflar I. Ders - I_icon_minitimePtsi Kas. 24, 2008 1:07 pm

~ Durum: Havanın kapalı olduğu bir gün.
~ Zaman: İlk hafta, Perşembe günü, İlk iki saat



Büyük salondaki kahvaltı faslı bitmek üzereydi ve Jódís kahvaltısı sırasında önündekilerden çok binalarına ayrılmış masalardaki birinci sınıf öğrencileriyle daha çok haşır neşir olmuştu. Hepsinin ismini teker teker seçim gecesi ezberlemiş ve bir çoğunun hakkında ufak çaplı bilgi sahibi olmuştu bile. Şimdi sadece kendisine ait düşünceleriyle onları tartıyordu ve öğrencilerin bir kısmının kendi kimliklerini çok iyi sakladıklarını inkar edemiyordu. Perşembe gününün ilk iki saati, bazı öğrenciler için iple çekilesi bazıları içinse cehennemin yeryüzündeki şekli olacaktı, bu kesindi; fakat Jódís'in emin olamadığı şey hangi öğrencilerin nasıl saf değiştireceğiydi. Sonuçta pek çok öğrenci Hogwarts'a yeni bir başlangıç yapmak için geliyordu ve bu öğrenciler yeni fikirleri kabul etmeye diğer öğrencilerden çok daha yatkındı. Hogwarts'ta da bunu kullanmak isteyen iki cephenin varlığından söz edilebilirdi. Bu düşünceleri aklından biraz uzaklaştırmaya karar veren Jódís, Profesörlerin masasından izin isteyerek kalktı ve Biçim Değiştirme dersliğinin yolunu tuttu.

Üçüncü kat, Jódís'e göre en ideal kattı; hem zindanlardan hem de kulelerden yeterince uzaktı ve yaz aylarında aldığı güneş miktarı rahatsız edici değildi. Üstelik dersliğinin yerinin bulunması zindanlardaki derslikler kadar zor olmadığı için geç kalan birinci sınıf öğrencilerinin mazeretleri pek bir değersiz kalıyordu. Dersliğe dar ama hızlı adımlarla giren genç kadın asasını seri bir hareketle cüppesinden çekerek dersliğin pencerelerine doğru salladı. Hogwarts'ın göle bakan yamacında olan sınıfa, gürültüyle açılan pencerelerden rutubet dolu, serin göl havası nüfuz etti. Sıraları okulun ilk günü derleyip toplayan Jódís, herhangi bir boş sınıf arayışındaki öğrenci ya da hayaletin oradaki düzeni bozmadığına sevinerek kendi masasının arkasındaki odaya doğru yürüdü. Kapısını kilitlemeye gerek duymadığı ve genellikle birinci sınıflar için Hogsmeade'den getirttiği malzemelerin bulunduğu odaya daldı. Odadan kucağında, içerisinde kibrit kutuları olan bir koliyle çıktı. Kolideki kibrit kutularını sabırsızca masasına boşaltan Profesör, asası önce kibrit kutularına doğrulttu ardından sanki canlıymışçasına bulundukları yerde titremeye başlayan kutulara yol gösterircesine sınıftaki sıralara çevirdi. Havada süzülürcesine yol alan kibrit kutularının teker teker sıralara yerleştiğini gören Jódís yaptığı işten memnun olduğunu belirten bir ünlem çıkardıktan sonra masasının arkasındaki sandalyeye kuruldu; çünkü Perşembe gününün ilk dersini müjdeleyen zil az önce Hogwarts koridorlarında yankılanmıştı.

Neredeyse hiç vakit geçirmeden öğrencilerin sınıfa girmeleri pek şaşırtmadı genç Profesörü; çünkü birinci sınıflar daima istekli olurlardı. Jódís, giren öğrecileri teker teker inceledi sanki sabah büyük salonda hiç incelememişçesine. Hepsinin adlarını içinden tekrar etti ve bu, öğrenciler için olmasa da kendisi için sevindirici bir haberdi; çünkü birinci sınıflara yapılan tanışma fasıllarından hiç hoşlanmazdı. Dersinin yarısının, sonradan da öğrenebilecek isimler ya da öğrencilerin kendileri hakkında atıp tutmaları için gitmesi üzüntü verici olurdu. Sınıfın neredeyse dolduğunu fark eden Jódís sınıftaki uğultunun kesilmesi için yeterli olacak kadar ağır hareketlerle sandalyesinden doğruldu ve adımlarının sesinin şimdi Hogwarts koridorları kadar sessiz olan derslikte yankılanmasına izin vererek sıralara doğru yürüdü. Gözlerini, içerisindeki boş ifadelerle kendisine bakan öğrencilere doğrultarak

"Programınızda yazan J.E. Jónsdett, yani sizin Biçim Değiştirme Profesörünüz ben oluyorum. Hakkımda en fazla bilmek isteyeceğiniz şey programda kısaltılan J.E. harflerinin açılımı olmalı ki o da Jódís Erla'dır."

dedi Jódís, bakışları kadar ifadesiz, tok bir ses tonuyla ve öğrencilerin tepkilerini ölçtükten sonra devam etti:

"İlk derste kendisini tanıtmak için heveslenenlerin hayallerini kırdığım için üzgünüm; ama dersimde bu tür zaman kayıplarına yer yoktur ve emin olun bir çoğunuz hakkında sizin bile bilmediğiniz şeyler biliyorum."

Sıra aralarında yavaş yavaş salınmayı ani bir hareketle kesip tüm sınıfı daha iyi görebilmek adına masasına doğru hızlı adımlarla seyirtti, Jódís. Cüppesinden asasını o gün üçüncü kez kullanmak için çıkaran genç Profesör, belli belirsiz bir büyü mırıldanarak asayı sınıfa doğru salladı. Öğrencilerin sıralarındaki kibrit kutuları oldukları yerde yükseldiler ve havada asılı kaldılar. Gözleri merak içinde kibrit kutularına takılmış olan öğrencilerin dikkatini çekmek istercesine daha gür bir ses tonuyla konuşmaya başladı Jódis:

"Ders için sadece asalarınızı çıkarmanız yeterli olacaktır. Gördüğünüz gibi herkes için bir tane kibrit kutusu ayrılmış durumda ve bugün sizden istenen o kutuları elma kurduna dönüştürmeniz."

dedi ve sınıftan yükselen yer yer şaşkınlık ve hoşnutsuzluk nidalarını dinlemeye koyuldu. Bir çok öğrencinin gözlerinden başlamak için ne kadar sabırsız oldukları okunabiliyordu; fakat elma kurdu bulmak istemeyen öğrencilerin ifadeleri de bunların arasında rahatlıkla seçilebiliyordu. Öğrencilerin neler yapabileceğini az çok kestirebiliyordu, Jódís: genellikle bir çoğunun ilk denemesi büyük bir hüsran olurdu ama daha sonraki denemelerde mutlaka az çok bir başarı gösterirlerdi öğrenciler; fakat dersin sonunda hiçbir şey beceremeyenler de olurdu. Bu tür durumdaki öğrenciler için Jódís'in elinden onlara acımaktan başka hiçbir şey gelmezdi. Masasının üstünden kendisi için ayırdığı kibrit kutusu alıp herkesin görebileceği bir yer de mevkiilenen Profesör, her kelimesini yutacakmış gibi bakan sınıfa doğru net ve kesin cümlelerle konuşmaya başladı:

"Asanızı kibrit kutunuza doğrultarak -Vermiculus- demelisiniz. Büyü basittir ve herhangi bir bilek hareketi gerektirmez. Anlamayanlar için izlemelerini öneririm."

diyerek sözlerini bitirdi Jódis ve tam olarak tarif ettiği gibi büyüyü kendi masasında bıraktığı kibrit kutusu üzerinde gerçekleştirdi. Biraz önce kibrit kutusunun durdurğu yerde şimdi kıpır kıpır olan; fakat çok fazla yol katedemeyen elma kurdu duruyordu. Jódís, sınıfın sessiz kalmasına şaşırarak bakışlarını elma kurdundan öğrencilere doğru yöneltti. Öğrencilerin hala havada asılı olan kibrit kutularına baktıklarını fark eden Profesör, kendisini bile şaşırtacak kadar sakin bir ses tonuyla:

"Kibrit kutuları sizi yemezler.Onları bulundukları yerden alarak uygulamaya geçebilirsiniz."

dedi ve sınıfta yükselmeye başlayan sesler öğrencilerin işlerine koyulduklarının en iyi göstergesi oldu. Jódís, uygulamaya dalmış öğrencilerin arasında dolaşıyor ve onlara müdahale etmeden yaptıklarını izliyordu. Çok geçmeden biraz ilerde bir kızın sevinç çığlıklarını işitti. Kızın sırasındaki neye uğradığını şaşırmış elma kurdu kendi etrafında dolanıyordu, bunun üzerine Profesör Jónsdett, hızlı adımlarla bu başarılı öğrencinin bulunduğu yere ulaştı ve sırasına asasını doğrultarak sırada kırmızı bir çarpı işaretinin belirmesine neden oldu. Ardından kızın gözlerine boş bir bakış fırlatarak tekrar sınıfı incelemek üzere sıraların arasında dolaşmaya devam etti. Elma kurduna çevirmeyi başarıyla tamamlamış sonraki iki öğrencinin de sırasını işaretleyen Jódis, daha sonra sınıftan çok daha sık sevinç nidalarının yükselmeye başladığını fark etti. Bu sadece büyülerin artık daha fazla başarıya ulaştığının değil, hem de dersin sonuna gelindiğinin de habercisiydi. En sonunda dersin bittiğini müjdeleyen zil sesi Hogwarts'ın duvarlarında inledi ve bunun üzerine Jódís:

"Sırasını işaretlediğim öğrenciler binalarına 7'şer puan kazandırdılar*. Hiçbir şey başaramayanlara ise tavsiyem yarın öğleden sonraki derse kadar dinlemeleridir. Çıkabilirsiniz."

dedi ve öğrenciler sınıfı boşaltıncaya kadar masasının arkasındaki sanldayeye kuruldu. Çantasından sınıf listesinin bulunduğu parşömen ile tüy kalemini çıkaran Jódis, derse katılmayan öğrencileri ve dersteki ekstra durumları oraya özenle yazdı. İşini bitirdiğinde sınıfın tamamen boşalmış olduğunu fark eden genç kadın, ağır ama gösterişli adımlarla sınıfından çıkarak odasının yolunu tuttu.

--------
* En iyi üç Rp 7'şer puan alacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dea Reese Deep
Ravenclaw I. sınıf
Dea Reese Deep


Mesaj Sayısı : 26
Asa : 8 ½ - Yumuşak - Dişbudak
Evcil Hayvanı : Elisa - Güvercin
Lakap : Ree
Rp Yaşı : 11
Kan Statüsü : Melez
Desteklediği Taraf : Aydınlık Taraf
En Belirgin Özelliği : Empati Özelliği
Kayıt tarihi : 08/11/08

- I. Sınıflar I. Ders - Empty
MesajKonu: Geri: - I. Sınıflar I. Ders -   - I. Sınıflar I. Ders - I_icon_minitimePtsi Kas. 24, 2008 3:16 pm

Dea tüm olanlara inanamıyordu. Dersin başlamsına yalnızca iki dakika kala uyanmıştı. Hızlı olmayı bildiğinde şükrederek yarım dakika içinde kıyafetlerini giymişti. Lanet olasın Biçim Değiştirme dersinin Profesörü hakkında üst sınıflardan pek de hoş olmayan şeyler duymuş olmasıydı onu asıl rahatsız eden. Quidditch dersine gidiyor olsaydı bu kadar paniklemezdi. Disiplin her zaman sertlik değildi çünkü. Profesör Cellicheash bunu anlayabilecek biriydi fakat Profesör Jónsdett için bunu söylemek zordu. Dea çantasını dün geceden hazırlamıştı. Bir tutamı dahi taranmamış saçlarını artık bileğinde yer etmiş siyah lastik tokasıyla özensizce tutturdu. Bir gözü sürekli saatteydi. Aslında bunun ciddi bir zaman kaybı olduğunun farkında değildi. Zaten hazır olan çantayı omzuna attı ve üçüncü kata doğru inmeye koyuldu. Ravenclaw’ı çok seviyordu ama neden Ortak Salonlarının bir kulede olması gerektiğini anlayamıyordu. Koşarken aklındakiler de saçlarının savuran havanın etkisiyle savruldu. Hogwarts’ın görkemli yapısı bazen insanın çileden çıkmasına neden oluyordu. Sırtındaki lanet olası çanta Hogwarts’ın görkemli sütunlarından birine çarpınca ortadan ikiye ayrıldı. Dea daha fazla dayanamayacaktı. Çantasını bir kenara fırlattı ve içinden yalnızca kitabını aldı ve adımlarını hızlandırdı. Üçüncü kata geldiğinde nefes nefes kalmıştı fakat tam bir buçuk dakikada gelmeyi başarmıştı. Herkes yerini almıştı fakat Profesör henüz derse başlamamıştı. İçine yayılan huzurla boş kalan bir yere oturdu ve oturduğu an dersin başladığını duyuran zil sesi duyuldu. Profesör bilindik kendini tanıtma faslına geçti ve onları programda J.E. diye kısaltılmış olan isminin açılımı konusunda aydınlattı. Dea ihtiyaçları olmadığını bildiği halde Profesör’ün neden bunu belirtme ihtiyacı hissettiğini anlayamadı. Sanki kendisine Jódís demelerine izin verecekmiş gibi. Dea Profesörün tekrar konuşmaya başlamasıyla irkildi. Sanki düşüncesini duymuş gibiydi kadının ses tonu fakat Dea daha sonra bunun normal hali olduğunu anladı.

"İlk derste kendisini tanıtmak için heveslenenlerin hayallerini kırdığım için üzgünüm; ama dersimde bu tür zaman kayıplarına yer yoktur ve emin olun bir çoğunuz hakkında sizin bile bilmediğiniz şeyler biliyorum."
“Nedense hiç şaşırmadım buna…”


diye mırıldandı yalnızca kendisinin duyabileceği bir sesle. Bazen gerçekten çok küstah olabiliyordu belki ama bazıları da gerçekten bu tavrı hak ediyordu. En azından Profesör kadar küstah değildi. Dea hafifiçe gerindi. Gerçekten çok yorgundu ne uykusunu alabilmişti ne de gerçekten dinlenebilmişti tüm vücudu kaskatıydı. Az sonra önündeki kibrit kutusunu fark etti. Daha sonra da Profesör’ün az önce kendi önündeki kibrit kutusunu bir elma kurduna dönüştürdüğünü gördü. Aynı şeyi yapmaları isteniyordu onlardan. Dea önce önündeki kibrit kutusuna ürkek bir bakış attı. Sonra da birden içine bir cesaret geldi. Önündeki kibrit kutusuna öyle bir odaklanmıştı ki bu düşünceden onu Profesörün tek düze olan sesi ayırdı.

"Asanızı kibrit kutunuza doğrultarak -Vermiculus- demelisiniz. Büyü basittir ve herhangi bir bilek hareketi gerektirmez. Anlamayanlar için izlemelerini öneririm."


Anlamıştı. Yapabilirdi. Yapacaktı da… Asasını önündeki kibrit kutusuna odaklandı ve asasını sanki ona saldıracakmış gibi doğrulttu. Heyecanlı dudaklarının arasından çıkan tek bir kelimeyle önündeki kibrit kutusu yerini irice bir elma kurduna bıraktı. Dea’nın gözleri ışıltıyla parladı. Sıranın altından bulduğu bir bardağı elma kurdunun üzerine kapattı. Ve Profesör’ün sırayla herkesi gezerek bazılarının sırasına işaret koymasını bekledi. Sonlarda olmaktan nefret ediyordu. Az sonra Profesör duyurdu ve bu ses artık çıkabileceğini söylüyordu.

"Sırasını işaretlediğim öğrenciler binalarına 7'şer puan kazandırdılar*. Hiçbir şey başaramayanlara ise tavsiyem yarın öğleden sonraki derse kadar dinlemeleridir. Çıkabilirsiniz."


Ve Dea guruldayan karnının bastıracak bir şeyler aramak için dışarı çıktı. Bu durumdan nefret ediyordu. Mütemadiyen açtı!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://darksideofhogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f6/dea-reese-d
Romina M. Levy
Slytherin I. Sınıf
Romina M. Levy


Mesaj Sayısı : 258
Yaş : 35
Rp Yaşı : 11
Kan Statüsü : Safkan
Rp Partneri : İstemiyor.
Kayıt tarihi : 07/11/08

- I. Sınıflar I. Ders - Empty
MesajKonu: Geri: - I. Sınıflar I. Ders -   - I. Sınıflar I. Ders - I_icon_minitimeSalı Kas. 25, 2008 7:08 am

“Ve dakik olsanız iyi olur!” dedi şişman, sert yüzlü üçüncü sınıf öğrencisi ortak salonu terk etmeden önce, “Jónsdett iyi bir profesördür ama derse geç kalanlardan pek hoşlanmaz. Ha bir de, tanışma sohbetiyle günü geçireceğinizi sanıyorsanız hayal kurmaya devam edin!” Sevimsiz bir kıkırtıyla ortak salondan çıkan kızın arkasından şöyle bir baktı Romina. O sabahki ders hakkında duyduğu en iyi şeyler bunlar değildi ama kadının onun için bir problem olacağını zannetmiyordu zaten. Okul açılalı bir hafta dolmak üzereydi ve ders programının çok da fena olmadığını düşünen Romina, bir tek Quidditch denen o kabus ders için surat asıyordu. Haftada iki saatin bile üç tane topu birbirinden ayırt etmeyi öğrenmek için fazla olduğunu düşünen sarışın küçük kız, çantasına yerleştirdiği kitapları, parşömenleri ve ödevlerini kontrol etti. Şimdilik onu çok fazla zorlayacak bir ödev ve ders olmamıştı, Quidditch’den nefret etse bile oldukça makul bir ödev vermişti profesör. Tüy kalemlerinin ve mürekkebinin de tam olduğuna kanaat getirdikten sonra dizlerine kadar uzanan çoraplarını bir kez daha çekiştirip düzeltti ve o gün açık bırakmış olduğu, düzgünce taranmış sarı dalgalarını savurarak kahvaltı etmek üzere Büyük Salon’a koşturdu. Arkasından beklemesi için ona seslenen Josephine’e onu masada bulmasını söylemişti yalnızca. Jo iyi bir kızdı ama hareketleri çok yavaştı.

Romina yeşil ve iri flamaların tepesinde dalgalandığı uzun masaya doğru yürürken, sade ama kaliteli babetlerinden çıkan küçük tıkırtılar öğrencilerin uğultusunda kaybolup gitmekteydi. Sabah dersine yetişmek için hızlı hızlı atıştıran ağızlarla dolu salona sırtını dönüp, yüksek pencereye bakacak bir şekilde yerleşti Slytherin masasına. Büyük Salon’un gök illüzyonu yaratan tavanı, bugün hayli basık ve kül rengi bulutlarla doluydu. İçerideki havayı soğutmak gibi bir etkisi olmasa bile Romina üşüdüğünü hissediyordu, soğuk sonbaharın fazla uzakta olmadığı ise aşikardı. Yağdı yağacak Stratus bulutları altında yaptığı kısa kahvaltı, Josephine ile sürdürdüğü ödev konulu fikir alışverişi yüzünden daha kısa sürmüş gibi gelmişti. Reçelli ekmeğinin son lokmasını da yeterince çiğneyip yuttu ve sütlü çayının geri kalanını biraz aceleyle bitirip masadan kalktı. Josephine Kara Büyü ödevini unuttuğu gerekçesiyle zindanlara geri koşarken Romina kıza eşlik etmek için en ufak bir istek duymuyordu. Birisinin dikkatsizliği yüzünden dersine ilk kez gireceği bir profesörden azar işitmeye hiç niyeti yoktu. Bu yüzden üçüncü kata doğru yükselen merdivenleri tırmanırken içinde hiç vicdan azabı yoktu. Serin günün etkisi olarak ince bedeni ve elleri her zamankinden de çok soğuktu. Boynuna sardığı siyah-yeşil renklerdeki ince atkıyı bir kez daha doladı sınıfın olduğu katın koridoruna ayak basarken. “Keşke İksir dersi olsaydı, orası derslerde sıcak oluyor…” diye hayıflanıp kendisine tarif edilen sınıfa girdi dimdik yürüyüşüyle. Girdiği anda pişman olmuştu çünkü profesör sınıfın bolca oksijen dolmasına özen göstermiş gibiydi ve ardına kadar açık pencerelerden içeri dolan soğuk hava, kızın burnunun ucunun biraz daha soğumasına sebep oluverdi. Yine de sızlanıp duranlardan nefret ederdi Romina, bunun çok çocukça olduğuna inanıyordu. Bu yüzden önlerde bir sıraya yerleşip çantasından parşömen ve tüy kalemini çıkarırken hava koşullarını göz ardı etti. Göle girip yüzmek zorunda lmadığı sürece sorun yoktu ki kadının başarısız olanları göle attığı yönündeki sersem şakayı ciddiye almaya tenezzül bile etmemişti. Öte yandan bir Hufflepuff kızının hayli endişeli görünmesinin altında yatan nedenin bu olup olmadığını merak etti, kız koyu renkli saçları arasından bir göle, bir de sarışın hoş kadına garip garip bakışlar atıyordu.

Sınıfın çok geçmeden dolmasına memnun olan Romina, sessiz bekleyişinin de sonuna gelmişti ancak yanına geçen Lucianne ve Maureen’e “Günaydın.” Dışında bir şey deme fırsatı bulamadan profesörün konuşmaya başladığını duyunca sağa sola bakınmayı kesip önüne döndü. Az evvel parşömenini düzgünce yerleştirirken gördüğü kibrit kutusu hakkındaki açıklamanın yapılmasını beklerken, kadının adının açılımını parşömeninin bir köşesine not aldı okunaklı el yazısıyla: “Jódis Erla… Jóndsdett.” Başını parşömeninden kaldırdığında, kadının tam da o üçüncü sınıf öğrencisinin söylediği gibi tanışma faslını es geçeceğini haber veren sözlerine tepki vermeden bekledi. Alçak sesle hayal kırıklığını belli edenlere yeni öğrendiği lanetleri yollamak istiyordu ama bunu erteledi. “Bir şey öğrenmek istemiyorlarsa neden geldiler ki?” diye içinden geçirip oturduğu yerde biraz daha dikleşti. Parşömene gerek olmadığını duyduğunda bile önündeki kâğıdı kaldırmaya yeltenmemişti, o nasıl olsa not alacak bir şey bulurdu; ama kibrit kutularını dönüştürmeleri gereken şeyi o kımıl kımıl küçük elma kurtları olduğunu duyunca dudağının kenarı seğirdi istemsizce. Her türlü tırtıldan, çıyandan, kurttan nefret ederdi. Önünde davetkâr bir şekilde havada asılı duran kibrit kutusuna, az sonra bir kırkayağa dönüşüp suratında yürümeye başlayacak gibi bakması da bundandı ama önceliği mide bulandırıcı gündüz düşlerine değil de profesörün söylediklerine verdiğinden kadının yaptıklarını ve söylediklerini, sonradan çalışırken rahat anlayacağı kısa notlarla parşömene geçirdi. Zaten açık ve net anlatmıştı kadın. "Asanızı kibrit kutunuza doğrultarak -Vermiculus- demelisiniz. Büyü basittir ve herhangi bir bilek hareketi gerektirmez..” Ne yapması gerektiğini anlamıştı, okula gelmeden önce şöyle bir göz gezdirdiği (aslında daha çok içine düştüğü) kitaptan anımsıyordu bir şeyler ama işin ehlinden görmenin daha faydalı olacağından da emindi. Kadının süssüz ve abartısız asa hareketiyle zararsız hoş bir kibrit kutusunun altığı beyaz, mide bulandırıcı yaratığa hoşnutsuzlukla baktı Romina. Gözleri kendi önünde hala süzülmekte olan kibrit kutusuna döndüğünde, profesörün ikazı üzerine kaçış olmadığını anlamıştı. Zaten yapamazsa kendi kendini tokatlamayı tercih ederdi ve bir kurtçuk yüzünden korkaklık yapacak değildi.

Mürekkebi kurumuş paşömeni dürüp biraz kenara çekti ve kutuyu alıp masaya koydu. Etrafta her ses tonundan “Vermiculus!” haykırışları yankılanıyordu ve Romina da asasını eline alıp birkaç kez profesörün el hareketini taklit ettikten sonra “Vermiculus!” dedi sonsuz bir özgüvenle. Ne yazık ki kibrit kutusu kurda dönüşmemişti ancak bir elma kurdundan farksız bir şekilde sağa sola kıvrılmaya çalışıyordu ki bu bir böceğin görüntüsünden çok daha rahatsız ediciydi. Göz ucuyla sağa sola baktı ve çoğunluğun bunu bile başaramamış olduğunu görüp biraz rahatladı. En azından Lucianna da tam anlamıyla bir kurt elde edememişti ve bunun motivasyonuyla büyüsünü tekrarladı Romina aynı net sesle. Garip bir ‘pıt’ sesi ardından önündeki kırmızılı grili kibrit kutusu yerinde ufak kurdu bulunca hem çok mutlu olmuş hem de bir anda oturduğu yeri terk etmek istemişti ama iksir dersinde hayvanların olmadık parçalarıyla boğuşacağını düşündükçe bir kurtçuk çok da düşündürücü değildi. Kendi kendini alkışlar gibi ellerini çırptı ve profesörün kendisine, Romina’nın pek anlam veremediği bir bakış atmasından sonra kurduna baktı düşünceyle. Olmamış mıydı? Böceğin kafasında ya da kuyruğunda, neresi olduğu pek belli değildi, biraz kibrit kutusunun kırmızı tonları kalmıştı ama dikkatli bakılmazsa görülmeyecek kadar ufaktı. Omuz silkti, hiç değilse başarmıştı. Zamanın farkına varmasa dersin önemli bir kısmının denemelere harcandığını görebiliyordu. Kendi zaferine ulaşmanın rahatlığıyla etrafla bağını kesti ve birinci sınıflara verilmiş olan Biçim Değiştirme kitabından profesörün söylediği büyüyü buldu içindekiler sayfasından. İlgili konuyu açtığında kibrit kutusunun ayrıntılı figürlerle kurda dönüşme evresini gösteren siyah beyaz bir çizim dikkatini çekmişti ancak masasında sinir bozucu bir şekilde dönüp duran hayvan yeterince çirkindi, bu yüzden çizimi es geçip açıklamalara yöneldi. Dersin geri kalanını, işin teorik kısmını hatmederek geçirmeyi planlıyordu…

Altı bolca çizilmiş paragrafların can alıcı kısımları, kızın düzgün yazısıyla önündeki parşömende belirdikçe, zaman da akıp gitmişti. Kendisine daha fazla yaklaşmaması için kağıttan bir hapishane ardına tıktığı kurda şöyle bir baktı Romina. Profesörün binalara puan verilmesiyle ilgili söylediklerini kaçırmıştı, Kara Büyü dersliğine yetişmek için seri bir şekilde eşyalarını toplayıp sınıftan çıkarken, çantasına attığı elmayı yemek için biraz isteksizdi nedense…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://darksideofhogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f6/romina-m-le
 
- I. Sınıflar I. Ders -
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» I. Sınıflar ~ Ders Programı
» 1. Sınıflar ~ Ortak 1. Ders
» I. Sınıflar İlk Ders ~ Lanetler
» 1. Ders
» Duyuru ~ Özel Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dark Side of Hogwarts :: Biçim Değiştirme Dersliği-
Buraya geçin: