Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Aşağıdaki İlan Panosu, yeni duyuru eklendiğinde kızaracaktır. Güncel duyuruları oradan takip edebilirsiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Isolde Méddox Gwydion

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Isolde Méddox Gwydion
Slytherin I. Sınıf
Isolde Méddox Gwydion


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/11/08

Isolde Méddox Gwydion Empty
MesajKonu: Isolde Méddox Gwydion   Isolde Méddox Gwydion I_icon_minitimePtsi Kas. 10, 2008 12:50 pm

¤ Adı ~ Isolde Méddox
¤ Soyadı ~ Gwydion
¤ Yaşı ~ 11
¤ Kan Statüsü ~ Safkan
¤ Uyruğu ~ İrlanda |Kelt|

¤ Fiziksel Özellikleri ~ |Avatar-imza| Soğuk, mavi gözler, uzun ve bakımlı saçlar, biçimli, kızıl dudaklar. Isolde için erken yaşına rağmen *çekici bir kız* demek yanlış olmaz. Yüz hatları yumuşak ve zarif olmasına rağmen uzun uzun bakıldığı zaman keskin bir karakter de taşır. Boyu fazla uzun değildir. Bedeni yaşına göre biçimlidir. Elleri ve bilekleri kadın bileği kadar zariftir. Teninin aşırı beyazlığı güneşe çıkmasına engel olur hep.

¤ Kişisel Özellikleri ~ Soğuk, anlaşılmaz, gizemli, karanlık, fazla konuşmayan bir tiptir Isolde. Başına ne gelirse gelsin kendi içinde yaşamayı sever. Ayrıca karanlık yönü, eski Kelt ailelerinden olan Gwydionlar için umut kaynağı olmaktadır. Ailesinin tüm özelliklerini almıştır.
İsyankar ve boyun eğmeyi sevmeyen bir kızıdır. Tüm karanlığına rağmen bu özellik, ileride onun Lord'un itaati altına giremeyeceğini belli edebilir aslında. Yeni bir güç kaynağıdır, ailenin yaşlılarına göre dikkat edilmesi gereken bir dişidir çünkü fazla zekidir.
Yağmur veya kar, gökyüzünden düşen soğuk ne olursa olsun hoşuna gider. Çoğu zaman kendisini bir mum ışığına hapsederek Gwydion mahzenlerinde kitaplarla sabahlar. Tarih hakkındaki her şey ilgisini çekmektedir, özellikle de kökleri.
İksirler konusunda doğal bir yetenektir. Bir otun dokusunu hissederek, bir zehri koklayarak neler yapabileceğini çözebilir. Planlı şeylerle arası iyi değildir, tam anlamıyla pasaklı olduğu söylenebilir. Üzerine düşen şeyleri yapmamak gibi bir huyu vardır.

¤ Ailesi / Geçmişi ~ Gwydionlar, kökleri oldukça eskiye dayanan bir Kelt ailesidir. Karanlık dönemlerden beri İrlanda sınırlarında yaşayan aile tarihin çeşitli dönemlerinde bağlı kaldıkları ama çetin savaşlar da yaptıkları Bretonlar'la kan alış-verişinde bulunmuşlardır. Karanlık çağlardan beri Mugglelar'ın arasında yaşamalarına rağmen kimliklerini açık etmemişlerdir. Kan özelliklerine rağmen savaşçı olmak yerine içlerine kapanarak efsunlarla uğraşmayı seçmişlerdir.
Gwydion cadılarının aşk iksirleri konusunda usta oldukları bilinmektedir. Oldukça güzel olan bu cadılar aşk iksirlerinin de etkisiyle istedikleri kişiyi etkileyebilmişlerdir, bu nedenle Avrupa topraklarındaki krallarla evlilikler yapmışlardır. Yüzyılların getirdiği zenginlik ve asillikle bugün, Gwydionlar İrlanda'nın en güçlü ailesi konumundadırlar.
Müzik konusunda olan dehaları resimle de birleşmiştir. Isolde'un ailesinin yaşadığı malikane Kelt mitolojisinden figürlerle süslüdür. Ayrıca geniş bir kütüphaneye sahiptirler. Lord'un boyundurluğunda değildirler ama ona karşı da değildirler. Gücüne saygı duyarlar. Mugglelar'la kişisel sorunları olmamasına rağmen varlıklarını yok sayarlar. Yine de aileye çeşitli dönemlerde Muggle kanı da karışmıştır fakat Isolde'un bildiği kadarıyla uzun vadede Safkan bir ailedir Gwydion'lar.
Kara büyüler konusunda ustalaştıkları bilinen bir gerçektir. Son yüz yıldır bu özelliklerini dışarı vurmasalar da çoğu kesim onları güç topladıklarını söyler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isolde Méddox Gwydion
Slytherin I. Sınıf
Isolde Méddox Gwydion


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/11/08

Isolde Méddox Gwydion Empty
MesajKonu: Geri: Isolde Méddox Gwydion   Isolde Méddox Gwydion I_icon_minitimePtsi Kas. 10, 2008 12:53 pm

¤ Örnek Rp ~ |Daha önce Bendis karakterimden, başka bir sitede yazdığım rp'dir.|

26 Eylül 22 : 30 Hogwarts Mahzenleri

"Bıktığımı anlamıyor musun, Syd? Artık bu saçmalığa devam edemem. Ben farklıyım, özelim. Bunu hissedemiyor musun?"

"Yalnızca hissetmekle kalmıyorum, bunu biliyorum. Kanıtlamaya çalışacağın son insan ben olurdum herhalde! Lanet olsun Bendis, şimdi gidersen hiçbir şey eskisi gibi olamaz."

"Bilmediğimi mi sanıyorsun? Hiçbir şey eskisi gibi olamaz çünkü orada özgür bir yaşam var! Emir almak zorunda kalmadığın bir yaşam, aptalların arasında yıllarımı çürütmek zorunda olmadım bir yaşam."

"İki sene sonra istediğini yaparsın, biraz olsun umursamıyor musun? Mezuniyetimize iki sene kaldı!"

"Umrumda bile değil. Buradan mezun olmakla elime ne geçeceğini sanıyorsun? Boşa zaman kaybı. O lanet profesörlere veya o lanet sınavlara ne olduğu umrumda bile değil."

"Ya bana ne olacak?"

Mutfağa açılan karanlık mahzen bu diyaloğa şahit olurken, etrafta iki gençten başka kimse yoktu. Şarışın kız bir buzla mükemmel derecede uyumlu olan gözlerini karşısındaki kıvırcık saçlı oğlana dikiverdi. Son cümlenin derinliğini anladığı yüzünden okunabiliyordu. Elinden gelebilecek bir şey yoktu, onun duygularına karşılık veremeyeceğini defalarca söylemişti. Şimdi de aralarına giren sessiziği bozacak kişi o olamazdı. Sakinleşerek kan kırmızısı dudaklarını ısırdı. Oğlan umutsuzca bakan kara gözlerini Bendis'in bakışlarından kaçırarak yosun tutmuş taş duvara dikti. Teni, albino olan Bendis kadar beyaz olamasa da kendine has bir parlaklığı vardı. Dudakları hayal kırıklığıyla kıvrıldı ve ince bir çizgi halini aldı. Bu hüzün dolu ve yakışıklı sayılabilecek yüz şimdi genç kızdan bir beklentisi olamayacağını yavaş yavaş kabul ediyormuş gibiydi. 1 Eylül gecesinden beri olağan gündemleri haline gelen konuyu şimdi Ortak Salon'daki boş kalabalıktan kaçıp, aynı zamanda Filch ve kemik torbası kedisi Mrs. Norris'in bulamayacağı ücra bir köşe olan pis kokulu mahzende tartışmaktaydılar. Mutfak koridorunun ucundaydılar ve içerideki ev-cini koşuşturmasından şükür ki uzaktılar. Bendis'in mühtiş kaçış planını bilen tek insan Syd'di. Bu, aslında genç adama bir ayrıcalık sağlıyordu, Bendis'in gözünde. Planı başarıya ulaşırsa onu boğan bu yerden kaçarak tatlı özgürlüğüne kavuşabilecekti.

"Senin gözünde özgürlük bu mu?"

Sitemkâr ses yeniden harekete geçmişti. Gözleri Bendis'e suçlarcasına bakıyordu, Syd'in. Genç kız bir kaşını sorarcasına havaya kaldırdı. Syd'in düşüncelerini öğrenmek onun için bir çocuk oyuncağıydı, tıpkı herkesinki gibi. Fikri basitti, genç adam her ne kadar Ölüm Yiyen destekçisi olsa da onu cezbeden tek şey karanlıktı, Lord değil. Cevabını bildiği soruyu yine de dudaklarından Syd'e doğru yolladı.

"Ne demeye çalışıyorsun?"
"Demek istediğim-" diye söze başladı kıvırcık saçların ardına gizlenen yüz "özgürlük, hayatın boyunca Lord'dan emir almak mı?"

Bu kızgınlığın sebebi şüphesiz duygularına karşılık bulamayan bir erkeğin sitemiydi. Belki de daha fazlası, belki de bu konuda samimiydi Syd. Bir bakış açısından, emir altına girmiş olabiliyordu. Bendis'in yüzüne çarpık bir gülümseme yerleşti. Dudakları meydan okurcasına kıvrılmıştı, Syd bu tavru biliyordu ve tedirginlikle yanlış bir şey söyleyip söylemediğini ölçmeye başladı. Bendis'i tamamen kaybetmek işine gelmezdi. Karşılık bulamasa da onun varlığıyla mutluydu.

"Onun boyundurluğu altında olabilirim ama aptal değilim. Kimse bana emir veremez, bunu en iyi bilenin sen olduğunu sanırdım."

İnsanın yüreğini ağzına getiren bir ses tonuydu bu. Kararlı, somurtkan ve ikna edici. Syd bundan nefret ediyordu, Bendis'in her zaman haklı çıkması tamamen bir tesadüfler bütünü müydü? Süngüsü düşmüş bir biçimde gözlerini yeniden kızın olağandışı beyazlıktaki yüzüne dikti.
Tam altı sene... Hogwarts'ta her an beraber geçirilen altı yıl sona eriyordu.
Bendis zaferin verdiği kıvançla tartışma poziyonunu bozarak aralarındaki iki metrelik uzaklığı kapatıp dost denilebilecek kadar değer verdiği yegane insanın yanına yürümeye başladı. Adım sesleri koridorda yankılanıyordu. Ona asla farklı gözle bakamamıştı, hislerini bilse de yapamamıştı bunu. Şimdi bir süreliğine veda zamanıydı. Bu geceden sonra bir daha yakın zamanda görüşebileceklerinin garantisi yoktu. Özlem gibi insanî duygular Bendis'e yabancı şeyler olsa da Syd'i özlemeyeceğini söyleyemezdi. Yine de buna yenik düşecek kadar zayıf değildi. Kendini üstün görme huyu her daim etkili olmuştu, olacaktı da. Çevresindeki kimse, onun zekasından korktuğunu inkar edemiyordu -ki gerçekten de korkutucu olabiliyordu- yine de o kimse denilen topluluktan biri olmak istemiyordu Bendis. Bildiği şeylerin tekrarlandığı dersler, ondan düşük olanlarla geçirilen saatler... Katlanamıyordu. Öğrenmesi gereken şeyler varsa eğer, bunları Lord'dan öğrenmeyi tercih edecekti artık. Bir dersliğe tıkılmaktansa gerçek dünyayı sınırlar olarak kabul edecekti. Belki de Syd'in kabullenemediği bu özgürlük korkutucuydu. Bendis'e göre olmasa da...
Syd duvara sırtını dayamıştı ve gözlerini Bendis'ten kaçırmaya olağanüstü derecede çaba göstermekle meşguldü. Belki de, onun hakkındaki duygularını hiç Bendis'e açmamalıydı. Bunun dostluklarına zarar vermemesi tamamen genç kızın olağan soğukkanlılığına dayanıyordu. Oysa şimdi gidiyordu. Bir Ölüm Yiyen olacaktı, Syd'in yapmayı düşünmediği bir sorumluluktu bu, belki de gerçek özgürlüktü. Bendis oğlanın yanına ulaştı ve sırtını tıpkı onun gibi duvara verdi. Omzu, Syd'in koluna ancak değiyordu. Gözlerini dostuna dikti ve kabullenmesini bekledi. Aralarında sadece yirmi altı gündür yapılan bu tartışma, Bendis'in dördüncü sınıftan beri planladığı bir kaçışın tablosuydu. Herşey basit olacaktı. Annesi Isabelle bu durumu desteklemese de Valdemar, yani babası destekliyordu. Hogwarts'tan kendi başına çıkması fazla zahmetli olacağından Veldemar sağlayacağı Bakanlık desteğiyle uç-uç tozunu kullanarak şömineden kaçacaktı. Bilinen her yönle bağlı olan Müdür'ün odasındaki hattan. Valdemar yarın küçük bir Hogwarts ziyareti yaparak Müdür'ü uzaklaştırmanın en basit yolunu kullanacaktı. Şifreyse çoktan çözülmüştü. Ayrıntıların hepsinin üzerinden defalarca geçmişti. Bir sorun çıkması mümkün değildi. Geride bırakabileceği sorunlarsa oldukça fazlaydı, karışmış bir okul, kızgın profesörler... Düşüncesi bile eğlenceli olabiliyordu. Oysa en büyük sorun şimdi yanında duruyordu.

"Syd." diye mırıldandı bezmiş bir ses tonuyla "Böyle yapma."

Yanıt yoktu. Mahzenin tamamen karanlık olması Syd'e avantaj sağlıyordu, böylece Bendis onun ne kadar irkildiğini göremiyordu. Genç kız gözlerine düşen sarı saçları kenara çekerek sağ eliyle Syd'in bileğini karanlıkta bularak yakaladı. Teni Bendis'in aksine öylesine sıcaktı ki insanı hayrete düşürüyordu. Belki de bu, temasın etkisiydi. Bendis sözlerine devam etmeye başlamadan önce diğer eliyle Syd'in yüzünü kendisine doğru çevirdi.

"Ne olursa olsun, değer verdiğim tek dostum olarak kalmaya devam edeceksin. Bir daha seni göremesem de, bu gerçek asla değişmeyecek."

İçten söylemişti bunları. Düşüncelerine böylesine dalmışken Syd'in dudaklarının titrediğini fark edemiyordu. Söylenecek tüm kelimeler artık faydasızdı, Bendis gidecekti. Artık, Bendis'in onu bir dost olarak görmesinden çok gideceği gerçeği Syd'e acı veriyordu. Araya giren bir dakika boyunca karanlıkta bile birbirlerinin bakışlarını yakalayabildiler. Oğlanın gözleri en az onları örten karanlık kadar siyahtı. Hüzünlüydü. Bendis'inkilerse tutku ve heyecan dolu bir çift mavi gözdü. Gelecek hakkında heyecanlanan bir çift göz. Kendisini önemsemekle öyle meşguldü ki insanların duygularını tamamen unutuyordu. Bu an, yine onlardan birisiydi. İnce parmaklarının kavradığı bu bileğin ne kadar irkidiğini bilmiyordu. Belki de aşık olmadığından Syd'i anlayamıyordu. Bu bir dakikayı sonlandıran şey ikisini de nefessiz bırakacak olan olaydı. Syd, hızla öne eğilerek dudaklarını Bendis'inkilerle birleştirmişti. Tuhaf bir kavuşma anını andırıyordu, Bendis için bir anlam taşımasa da Syd'in hayatı boyunca unutamayacağı bir zaman dilimiydi bu. Oysa sadece birkaç saniye sürmüştü. Sonrası ise daha hızlı gelişti. Bendis telaşla Syd'in bedeninden uzaklaştı, Syd zorlamadı.

"Hayatım boyunca seveceğim tek insan olacaksın, sen de bunu asla unutma."

Birkaç saniye sonra Bendis mahzende tek başına kalmıştı. Syd'in uzaklaşan ayak seslerini takip etmedi. Bunu yapmamalıydı. Dostça en çok değer verdiği kişinin kendisine beslediği bu umutsuzca aşkı yok etmeyi isterdi, elinden gelse... Dengesini yeniden kazandığında zarif ve beyaz parmaklarını destek almak için taş duvara yasladı. Şuan ne yosun kokusu ne de bu karanlık onu etkilemekteydi. Oysa geride bırakacaktı, gözünde boş geçen bu altı seneyi, bu taş duvarları, Ortak Salon'u, Gri Lady'yi, Filch'i, tozlu kütüphane raflarını, akşamüstü şölenlerini... Hogwarts'la ilgili aklına kazınan her şeyi ve Syd'i, dünyadaki tek dostunu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isolde Méddox Gwydion
Slytherin I. Sınıf
Isolde Méddox Gwydion


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 08/11/08

Isolde Méddox Gwydion Empty
MesajKonu: Geri: Isolde Méddox Gwydion   Isolde Méddox Gwydion I_icon_minitimePtsi Kas. 10, 2008 12:54 pm

|Sınırı doldurduğu için devamını böyle ekliyorum.|

1 Ocak Noel Sabahı Ravenclaw Ortak Salonu

Zarifçe dizayn edilmiş ve normalde hep mavi-gümüş renklerle bezeli olan Ortak Salon, kırmızıya ev sahipliği yapıyordu o sabah. Usul usul bir alevi himaye eden şömineye onlarca dilek çorabı asılmıştı. Aleve rağmen kuzey yamacındaki kule öyle soğuktu ki erken uyanabilen üç öğrenci sabahlıklarının altına hırka da giyinmek zorunda kalmışlardı. Saçlarını iki yandan örmüş olan esmer kız neşeyle doğrularak sol yanındaki sırıtan çocuğa elindeki hediye paketlerini gösteriyordu. Onlara eşlik eden başka bir kızsa soğuktan kızaran burun ucuna aldırmadan sabahlığını kenara atmış, paketlerden çıkan bir pelerini deniyordu. Sabahın bu erken saatinde, gün bile henüz yeni ışırken heyecanla uyanan bu üç öğrenci şüphesiz ilk dönemlerdendiler. İlk dönemler her zaman Hogwarts'ta geçen ilk noellerinde erken uyanmayı adet edinirlerdi, tabi ki tatil için evlerine gitmeyenler. Yine de büyük bir titizlikle sessiz kalmayı başarbiliyorlardı. Devasa çam ağacının altındaki tüm paketler yeşil veya kırmızı ambalajla kaplanmışlardı. Aralarına serpiştirilmiş olan onlarca mektup parşomeni sönük olsalar da, en az hediyeler kadar anlam taşımaktaydılar. Lapa lapa yağan kar camları bembeyaz yapmıştı. Bu, herkes için heyecan verici bir manzaraydı. Çamın katlarını süsleyen çanlar ve melekler şöminenin cılız ateşiyle parlıyorlardı. Huzur dolu bir noel sabahı nasıl olabiliyorsa öyle bir sabahtı, bir kişi için olmasa da.
Syd, birbirini kovalayan üç ay boyunca hiç olmadığı kadar içine kapanmıştı. Bendis'in gidişi Hogwarts'ta büyük olay yaratsa da yavaş yavaş söz edilmemeye başlayan bir hadise olarak kalmıştı herkesin aklında. Ağızdan ağıza dolaştı, modesı geçti ve unutulmaya yüz tuttu. Oysa Syd bunu unutamıyordu.
Bu noel Hogwarts'ta kalmıştı. İnsan içine karışacak neşesi uzun zamandır yoktu, kendisi gibi burada kalmayı seçen öğrenciler bu sene, geçen senelere göre biraz daha çoğunlukta olsa da genel anlamda sessizlik sağlanabiliyordu. Sıkıntı içinde yatağından çıktı. Soğuk onu fazla etkilemiyordu, sabahlığını üzerine geçirme gereği duymadan yatakhaneden çıkarak Ortak Salon'a saptı. Yatakhaneye göre daha ılık olan Salon'a üstünkörü bir bakış atmakla yetindi. Büyük sınıflardan birini görmenin tedirginliği ve şaşkınlığıyla üç ilk dönem öğrencisi kısa bir vakit gözlerini Syd'e dikmişlerdi. Aldırdığı söylenemezdi, umursamazca çamın yanındaki koltuğa kendisini atıverdi. Hediyeler zerrece ilgisini çekmese de birkaçının üzerinde adını okuyabiliyordu. Anne-babasından, Hollanda'daki teyzesi Sophie'den, büyük amcası Nethan'dan ve Francés Angie'den... Francés Angie?
Şaşkınlıkla yerinden fırladı. Bu, alt dönemleri korkutmuş gibiydi. Francés Angie'nin ona çağrıştırdığı anlamın heyecanıyla yeşil paketi kavradı. Boğazı kurumuştui gözbebekleri büyüyordu. Paketten yayılan çiçeğimsi koku o kadar tanıdıktı ki aklını başından almaya yetmişti. Tekrar tekrar iki kelimeyi okudu. 'Francés Angie'. Bu, Bendis'in kullanmayı en sevdiği adlardan biriydi. Paketi parçalarcasına açtı. İçinde ne olduğundan çok bir parşomen olup olmadığını önemsiyordu. Tüm bu haşin davranışları alt dönemleri haddien fazla korkutmaya başlamış olacaktı ki, üç çocuk sessiz sedasız Salon'dan toz oldular.
Beklentisinin karşılığını almıştı. Bordo mumla mühürlenmiş bir parşomen... Altındaki hediyeye hiç bakmadan hemen mührü açtı. Kalbi yerinden fırlamak üzereydi.

"Sevgili Syd;

Sana yazmayı defalarca düşünsem de yapamadım. Olay henüz çok tazeydi, tereddütlerim vardı. Gittiğimden beri son sözcüklerini hep düşündüm. Söylenmemesi gereken sözcüklerini... Yine de sana duyduğum yoğun sevgiyi yıkmadığını bilmeni istiyorum. Konuşabileceğim tek insansın. Hep öyle kalacaksın, tıpkı sana son söylediğim gibi, bu dünyadaki tek dostum olacaksın. Aramızda ne yaşanırsa yaşansın...
Beni merak ediyorsan eğer-"
Syd hayretle iç geçirdi, onu düşünmeden geçen tek bir anı bile olmamıştı "-gayet iyiyim. Alışmam gerçekten kolay oldu. Bu mükemmel bir şey, bu güç ve sınırsızlık. Birgün senin de tadabilmeni öyle çok isterim ki. Seni özledim.

Mutlu Noeller
Sevgilerle
Francés Angie

Not : Ona baktıkça beni hatırla..."


Soluğunu kesen bu satırları bir kere daha okudu. Syd de ona yazmayı defalarca düşünmüş olsa gerekti. Yazık ki ne bir adres ne de bir pusula vardı elinde. Bendis'in bu öpücüğü sineye çektiği açıktı. Belki Syd de öyle yapmalıydı. Belki olmamış gibi yaparak sevgisine elveda deyip uzun bir yolculuğa yollamalıydı. Elleriyle dağanık siyah saçlarını sıvazladı. Paşromeni özenle katlayarak hediye kutusuna yeniden koydu. Son satıra düşülen notun anlamınıysa noel hediyesini parmaklarıyla kavradıktan sonra anladı. İncecik, uzun bir gümüş zincirin ucunda sallanan küçük gümüş bir madalyondu bu. Gözleri daldı, hafifçe gülümsedi ve parmaklarıyla madalyonu araladı. Gördüğü manzara karşısında gülümsemesi iki katına çıkmıştı. Öyle hüzünlü ve özelm dolu bir gülümsemeydi ki daha önce dudaklarında görülen bir şey olduğu söylenemezdi.
Tam altı sene önce çekilen bir resim, gülümseyen iki minik yüz, birbirlerinin omuzlarına atılmış kollar. Küçük oğlan yüzünü kıza çevirip bir şeyler söylüyor ve kızın soğuk havası aniden yerini kahkahalara bırakıyordu. Bu hareketleri on saniyede bir kendisini tekrarlasa da Syd hipnotize olmuş gibi izledi. İkisinin Hogwarts'taki ilk ve tek fotoğrafı. Dünyadaki en iyi dostundan aldığı, bu mükemmel hediyeyi ölene kadar boynunda taşıyacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marveille Nyxeen Croweix
Tılsım Profesörü
Marveille Nyxeen Croweix


Mesaj Sayısı : 57
Evcil Hayvanı : Kedi [Iathel]
Rp Yaşı : 28
Kan Statüsü : Safkan
Desteklediği Taraf : Karanlık Taraf
En Belirgin Özelliği : Kaçık, sinirli, dengesiz
Kayıt tarihi : 07/11/08

Isolde Méddox Gwydion Empty
MesajKonu: Geri: Isolde Méddox Gwydion   Isolde Méddox Gwydion I_icon_minitimePtsi Kas. 10, 2008 1:14 pm

Slytherin
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Isolde Méddox Gwydion
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Isolde Méddox Odéon Gwydion

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts'ın Karanlık Yüzünden Önce :: Karakter :: Seçme Bölümü-
Buraya geçin: