Marshall Bruce Mathers

¤ Adı ~ Çağrı
¤ Soyadı ~ Öztürk
¤ Yaşı ~18
¤ Kan Statüsü ~Melez
¤ Uyruğu ~İngiliz

¤ Fiziksel Özellikleri ~ (Icon veya resim, buna ek olarak da kısa bir açıklama ve isteğe bağlı olarak ayrıntılı betimleme)
Asıl Saç rengi siyahtır fakat sarıya boyar.Göz rengi mavidir.Kıyafet tercihleri genelde spor tarzıdır fakat yerine göre takım elbisede giyer.
1.78 boyunda 70 kilodur.


¤ Kişisel Özellikleri ~ (En az 5 satır olsun lütfen)
Marshall özgür bir ruha sahiptir.Kuralcılık ve öğüt almaktan nefret eder.Zamanı düzenli kullanmayı sever.Para harcamayı çok sever.Asla baskı altında kalamaz.Kendi çıkarını sağlayacak bir iş yapıyorsa başkalarnı görmezden gelir.Partilere ve kutlamalara bayılır.Sevdiği ve kendine yakın hissettiği insanları güldürmeyi ve eğlendirmeyi sever.Popülerlik onun olmazsa olmazıdır.Ayrıca gizemli ve kıskaçtırda.Arkadaşlık ve dostluk konusunda seçimlerini doğru yapan birisidir.Erkeklerden daha çok kızlarla anlaşabilen bir kişiliğe sahiptir.

¤ Ailesi / Geçmişi ~ (İsteğe bağlı)
Birçok melez ailenin aksine Mathers ailesi, Karanlık Taraf’a destek vermektedir. Aile fertleri Slytherin ve Hufflepuff binasına mezun vermektedir. Zengin bir aile olan Mathers ailesi İngiliz asıllıdır. Asabi oluşlarıyla bilinen aile, Günümüzde ailenin 21. kuşağı yaşamaktadır.

¤ Örnek Rp ~ (Eski veya yeni, size ait herhangi bir Rp olsun lütfen. Çalıntı Rp kopyalan üye, fark edildiği an da banlanır! Ayrıca sitemizin kalitesi için Rp'si belli bir seviyenin üzerinde olmayan üyeler, siteye kabul edilmeyecektir.)

DOST SİTENİZ OLAN SİHİR DÜNYASINDA DA ÜYEYİM AYNI İSİMLE. ORDA YAZMIŞ OLDUĞUM BİR RP'Yİ KOPYALIYORUM.

Slytherin ortak salon'unun içinde kendisine has bir korku vardır. Bu sadece oradaki havanın getirdiği bir korku değildi. Slytherin olmanın havası bile başlı başına bir karanlıktı. Adıyla bile korku salan bu bölüme girmek için karanlık bir düşünceye sahip olmak gerekiyordu, ya da daha karanlık olan bir merak sağlayabilirdi bunu. Karanlık düşünce aslında tek başına yeterli değildir. Karanlık düşünceyi teşvik eden başka bir şey olması gerekiyordu. O da korkudur kesinlikle. Hissedilen bir başka duygu ise daha anlaşılmazdır. Daha karmaşık bir korku getirir yanında. Aşkın getirdiği cesaret, yanında korkuyu da getirir bir bakıma. Çünkü aşkla beraber gelen delilik, insanın adeta kendini kendi gibi hissetmemesine neden olur. İnsan bununla beraber değişir adeta. Sırf meraktan zindanlarda yapılan bir gezinin sonu ise pek hoş olmayabilir. Çünkü korkunun getirdiği güç, merakta yoktur. Sırf merakıyla korkudan titreye titreye karanlık, soğuk zindanlarda dolaşan biri, karşısında birden bir hayalet görürse adeta korkudan taş kesilecektir.

Ancak şu anda yüreğinde bir çatışmayla zindanlar'da dolaşan marsh, bunların hiçbirini pek hissetmiyor. Beyninin iki tarafı adeta kavga ediyordu. Bir süre yerde acılı bir iç mücadele geçirdi. Acaba gece vakti zindanlarda dolaşmak iyi bir fikirmiydi. Derin bir nefes alarak zindanlar'da dolaşmaya devam etti. İlk hissettiği soğuk oldu. İçinde esen karanlık rüzgâr, sadece tüylerini diken diken etmekle kalmıyor, korkusunu da körüklüyordu. Ama aslında pek korktuğu söylenemezdi. Evet, kesinlikle hissettiği korku değildi, sadece yüreğinin bir kısmında varlığını sürdürmeyi başarıyordu. Şu anda kalbine hâkim olan duygu meraktı. Attığı her adımın korkusuyla beraber merakını da etkilediğini hissediyordu, bu kadar duygunun varlığından kalbinin patlamasını bekliyordu adeta. Ağır adımlarla ilerlerken nereye gittiğine de dikkat etmeye çalışıyordu. Bu keşif sırasında kaybolması hiç hoş olmazdı. Attığı yavaş adımlar tetikte durmasına yardımcı oluyordu, ama adeta gereksiz bir tedbirdi. Çünkü hemen hemen hiç ses çıkmamıştı. Zindanlar, sessizliğini koruyordu. Marsh bunun anormal olduğunu düşünürcesine daha da dikkat kesildi karanlık boşluğa. Ama hâla ses yoktu. Korku tohumları adeta kalbini kaplarcasına serpilmişti yüreğine. Dudaklarını hafifçe kemirerek yola devam etmeye hazırlanacakken hafif mırıldanmalar duyulmaya başladı. Zindanlar'ın sessizliğini adeta delmişti bu sessiz mırıltı, Marsh yerinden zıplattı. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalışırken, zindanlar tekrar ürkütücü sessizliğine büründü. Bir süre adeta dondurulmuş gibi bekledi yerinde, ama ses gelmeyince tekrar yürümeye başladı. İçinin yarısı, bu yolda dolaştığı için kendisine lanet okurken diğer yarısı aklından geceleri zindanlar'la ilgili söylentileri geçiriyordu. Ancak bacakları, beyninden gelen emre karşı kayıtsız kalacak gibi görünüyordu, bir süre bacaklarındaki tek hareketlenme olan titremeyi bastırmaya çalıştı. En sonunda bütün irade gücünü kullanarak zindanları'ın sonsuz karanlığına doğru ilerlemeye devam etti. Bu korkunç bir düşünceydi. Gözünü alan şey arada bir karanlığın ucundan süzülen bir ışık demetiydi. Birden gözleri parladı ve koşmaya başladı. O kadar heyecanlanmıştıki yanındaki yılanı göremedi. Asasını kaldırmak için umutsuz bir uğraş verirken birden korkudan gözleri fal taşı gibi açılmış bir halde onu kurtaranı aradı. Bu bir slytherin'di kuşkusuz. Zindanlar'da gece vakti sadece bir slytherin dolaşabilirdi. Karmaşık düşünceler içinde uzakdan yaklaşan bir kız farketti. Elinde asasını tutuyordu. Marsh, yaklaşmakta olan kızı inceleyince onun daha öncede ortak salonda tanışmış olan Sweetsy olduğunu anladı. Bir süre yüzünde şaşkın bir bakışla onu süzdü, ardından rahatlamış bir nefes alarak yanına gitti.