Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Aşağıdaki İlan Panosu, yeni duyuru eklendiğinde kızaracaktır. Güncel duyuruları oradan takip edebilirsiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 I. Sınıfların I. Dersi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Adeline Renée Bernadea
Sihir Tarihi Profesörü
Adeline Renée Bernadea


Mesaj Sayısı : 18
Rp Yaşı : 27
Kan Statüsü : Safkan
Desteklediği Taraf : Karanlık Taraf
En Belirgin Özelliği : Çıkarları Ön Planda
Kayıt tarihi : 07/11/08

I. Sınıfların I. Dersi Empty
MesajKonu: I. Sınıfların I. Dersi   I. Sınıfların I. Dersi I_icon_minitimePaz Kas. 30, 2008 3:44 am

Sıkılmıştı... Zevk alamıyordu yaşamaktan. Önceden severek yaptığı işi bile ona huzur vermiyordu artık. Gözlerini her açtığında ardına kadar kapalı siyah perdelerini, yatağının dört bir yanından dikilen direklerini, odanın diğer ucunda duran ahşap masayı ve koyu kırmızıya boyanmış duvarlarını görmekten sıkılmıştı. Etrafındaki insanlar ise boğuyordu sanki onu. Sevdiği ya da sevmediği insanlar, fark etmiyordu. Kimseyi görmek istemiyor, sadece uyumak, rüyalara dalmak istiyordu. Sadece o zaman huzur bulabiliyordu, kendini çok daha farklı dünyalarda görüyordu. Kimsenin emri altında olmadığı, insanlara hükmettiği yerlerde yaşıyordu. Hırslanmıştı. Güç istiyordu sadece. Tek bir lafıyla, işaretiyle kendisi için ölebilecek insanlar istiyordu. Bir gün bu isteğine ulaşabileceğini düşündükçe, içinde tarifsiz bir zevk doğuyordu. Farkında olmadan gittikçe karanlığın içinde kayboluyordu ruhu. Zevk aldığı şeyler gittikçe vahşileşiyordu. Eski Renée’den eser kalmıyordu sanki.

Her gece istisnasız gördüğü rüyayı yine gördüğü, ince dudaklarının zevkle kıvrılmasından belliydi. Genç kadının vücudundaki tek hareketli yeri dudaklarıydı şuanda, gülüyordu. Griye çalan mavi gözleri sıkıca kapalıydı, pamuk kadar yumuşak ve beyaz elleri üstündeki örtüye sıkıca sarılmıştı. Buğday sarısı saçları, yastığının üstüne dağılmıştı. Çoğu zaman hissettiği heyecanı hissediyordu yine, hızlıca nefes alıyordu. Aynı hali on dakikadır devam ediyordu; insanlara hükmettiğini, onlara her dediğini yaptırdığını görmek onu bulutların üstüne yükseltiyordu sanki. Ama bu zevkini gökleri yararcasına gelen ses kesmişti. İri sayılabilecek gözlerini korkuyla araladı ve rüyasının yarıda kesilmiş olmasının verdiği sinirle yataktan fırladı. Camlara vuran yağmur damlalarıyla, kendisini neyin uyandırmış olduğunu fark etmişti. Sonbaharın geldiğini apaçık belli eden gök gürlemesini duymuştu az önce. Yağmuru, yağmurlu havalarda oluşan kara bulutlarla kaplı gökyüzünü severdi. Ama rüyasında emri altındaki insanları görmek daha çok zevk veriyordu ona...

Camın kenarında bir süre daha durup, dışarıdaki yağmuru izledi. Cama çarpan yağmur damlaları onu neşelendiriyordu. Çocukluğunda, hiçbir derdi olmayan bir kız çocuğuyken böyle havalarda dışarıya çıkıp, yağmur durana kadar koşardı. O eski hareketliliğinden eser kalmamıştı şimdi; durgun ve tembel bir Renée olmuştu büyüdükçe. Eski günlerini hayal ederken, odasının giyinme dolabına açılan kapıya doğru ilerdi. Bu anı daha önce defalarca yaşamıştı; ilk dersini vereceği gün genelde hep yağmur yağıyordu ve sarışın cadı daha önceden hiç hesaplamadığı kıyafeti için yarım saat boyunca düşünüyordu. Yine öyle olacaktı, askıdaki kıyafetlerine bakarken aradan geçen zamanı fark edemeyecekti. Yarım saatin sonunda büyük bir özenle seçtiği gri, vücut hatlarını belli eden elbisesini üzerine geçirdi ve odasından çıkıp, hemen yandaki dersliğe attı adımını.

Boş derslikte, topuklarının çıkardığı sesi dinleyerek masasına doğru ilerlerken, bu anı da defalarca yaşadığını düşünüyordu. Ne kadar sıkıcı bir hayatı vardı... Sessizliği bozan yağmur damlalarını dinlerken, yeniyetmeler de grup grup içeriye girmeye başlamıştı. Kendisine yöneltilen günaydınlara cevap vermeden, ilgisizce içerinin dolmasını bekledi. Bir an önce başlamak ve gitmek istiyordu. İçeriye en son giren, büyük bir uyuşuklulukla sırasına geçen bir Hufflepuff’lıyı izlerken, bir an patlayacakmış gibi hissetmişti kendini. O çocuğu boğsaydı çok rahatlardı belki de o an. Ama onu yapmadı, kendine hâkim olarak onun da yerine geçmesini bekledi ve sarı saçlarını eliyle arkasına doğru iteleyip, narin bedenini doğrulttu. Açık olan kapıya doğru gidip, onu kapatırken konuşmaya da başlamıştı.

“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Adım Adeline Renée Bernadea, Sihir Tarihi profesörünüzüm. Yıllardır Hogwarts’da profesörlük yapıyorum ve genelde siz öğrenciler dersle ilgilenmek, not almak yerine gece gördüğünüz rüyanın devamının getirmeyi tercih ediyorsunuz. Bu affetmeyeceğim bir şeydir. Diğerlerine rezil olmak istemiyorsanız, bunu yapmayın ya da bana fark ettirmeyin. Bilginize.” Sıraların arasında dolanarak her birini incelemeye çalışıyordu. Bu bazılarının canını sıkmış olacak ki gözlerini kaçırıyordu genç kadından. Tekrar kendi yerine geldiğinde, masasının ucuna oturdu ve sağ bacağını sol bacağının üzerine attıktan sonra dudaklarını ıslatarak devam etti. “Yedi yılınızı geçireceğiniz okulun kurucularını, içinde bulunduğunuz binaların nasıl kurulduğunu bilmek istersiniz diye düşünüyorum.” Göz bebeklerini Gryffindor’lu yeniyetmelerin oturduğu topluluğa çevirdi. Sevmiyordu, sevemiyordu onları. Cesaretlerinin aptalca olduğunu düşünüyordu. Muggle’lara olan aşkları tiksindiriyordu Adeline’i. “Godric Gryffindor. Gryffindor binasını kuran büyücüdür. Deli cesaretine sahip cadı ve büyücüleri binasına almak istemiş. Büyük dörtlüden birisidir ve büyük bir şatoda doğmuştur. Safkandır ama bunun önemini anlamayıp, muggle silahı olan oklar ve kılıçlarla çalışmıştır. Dört yaşına geldiğinde ise büyük ve kendi adını taşıyan sihirli bir kılıç hediye edilmiştir. Biçim Değiştirme’ye karşı özel bir yeteneği vardır. Bu yüzden de hayatının büyük zamanını Mısır’da, Animagusların olduğu yerde geçirmiştir. Gryffindor’un aslan simgesi ise şuradan gelmiştir; Gryffindor Mısır'ı terk etmek üzereyken, bir hırsız onun bütün eşyalarını -kılıcı da içinde olmak üzere- çalmış. Hırsızlar, hızlı bir şekilde kum üzerinde kaçarken ileride bir aslan belirmiş. Aslan hırsızları korkutarak Godric Gryffindor'un hayatını kurtarmış. Böylece Godric, hayatını ona borçlu olduğunu hissederek binasının simgesini aslan yapmıştır.” Durakladı Adeline. Gryffindor hakkında bu kadar bilginin yeterli olacağını düşünüyordu.

Gri gözleri bu sefer Hufflepuff’lıların üzerindeydi. Adalet kavramlarını sevmiyordu, herkese aynı gözle bakmalarından, ortalarda sevgi kelebeği gibi dolanmalarından nefret ediyordu. Az önce sınıfa en son ve uyuşukça giren çocuğun üzerinde durdu bakışları. Çocuğun uykusunu bölmüş olmalıydı, mahmur bir ifadeyle kendisine bakıyordu. “Helga Hufflepuff. Binanızın kurucusu. Helga, binasına öğrenci seçerken hiçbir ayrım yapmamıştı ve diğer binaların seçmediği öğrencileri almıştır. Cesaret, zekâ ve sinsilikten fazla uzak öğrencilerdir seçtiği kişiler. Nerede doğduğu pek bilinmiyor; ama söylenenlere göre bir çiftlikte dünyaya gelmiş. Babasının para kazanamamasından dolayı olağanüstü sayılabilecek bir başarı ile yeni büyülü bitkiler geliştirdi ve bu bitkileriyle iksirler meydana getirdi. Adını daha önce duydunuz mu bilmiyorum ama ‘Çok özlü iksir’in orijinal yaratıcısı odur. Merak edenler iksir profesörüne sorabilirler ne işe yaradığını. Hufflepuff hayatının kalan kısmında iksirler, bitkiler, karışımlar bulmuştur. Porsuk sembolü ise şuradan gelir; Seyahatlerinin birinde neredeyse ölmüş bir porsuk aldı ve bitkiyi sahibine iyileşmiş olarak geri verene kadar baktı. Böylece Helga porsukları iyileştirmek için yeni bitkiler yarattı. Hufflepuff'ın okulun bahçesi yapımında oldukça fazla bir rolü vardır. Helga Hufflepuff, Salazar Slytherin ve Godric Gryffindor'un arabulucusu idi. Fazla kavgalara karışan biri olmayan Hufflepuff, inandıklarına her zaman güvenirdi. Slytherin okuldan ayrıldıktan sonra, Hogwarts’ın kurucuları da birbirlerinden ayrıldılar. Hufflepuff ormanına geri döndü, ve söylenenlere göre orda orjinal porsuğunu bularak huzurlu yaşamına devam etti ve sevdiği bitkiler arasında öldü.”

Son kelimesini de söyledikten Ravenclaw’ların olduğu yere yürümeye başladı. Mavi-gümüş renginde kravatı olan bir kız öğrenci, en önde oturuyordu ve bedenini onun sırasının üstüne yerleştirip anlatmasına devam etti. Gözleri bu sefer hepsinin üzerinde rahatsız edici bir şekilde dolanıyordu. “Rowena Ravenclaw. Ravenclaw binasının kurmuştur. Zeki cadı ve büyücüleri binasında görmek istemiştir. Safkandı. Anti-sosyal bir kız olan Rowena büyüleri kendi kendine çalışmıştır. Daha çocukken kendine ait olan birkaç büyü keşfetmiştir. Avrupa seyahatleri yapmıştır ve Kartal simgesini ise bu gezilerinden birinde bulmuştur. Küçük, dar bir yolda yürürken seyahatindeyken büyük derin bir çukura düştüğünde ,Rowena kartalı görmüş ve kartal onu kurtarırken korktuğu bir şey olmuştur. Asasını düşürmüştü ama Rowena'nın çıkmasına yardım eden bu kartal onun asasını da almış ve ona geri vermiştir. Rowena hayatında ilk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştır. Daha sonra kartal uçup gitmiş ve Rowena seyahatine devam etmiş bir köye ulaşana kadar. O zamandan beri Rowena bu kartala teşekkür borçluymuş ve onu yine görmese bile binasının simgesinin bir kartal olmasını istemiştir. Diğer dörtlü ile okulu kurduğunda, dörtlüden biri olan Salazar Rowena'nın korktuğu bir şeyi gerçekleştirmişti, öldürücü ve lanetleyici büyüler yaratmıştı. Salazar öldürücü ve lanetleyici büyüler yaratırken Rowena her zaman ona karşı koyacak büyüler geliştirirdi. Rowena genç bir büyücü ile evlendi ve 3 çocuğundan ikisi öldü. Üçüncü çocuğu ise Hogwarts'a yazılanlardandı ve mezun olduğunda orada bir öğretmen oldu. Rowena geri kalan hayatında hatıralarını Hogwarts kütüphanesine yazdı ve oraya araştırmalarını bıraktı. Söylencelere göre Rowena en son Brezilya'da unutulmaz arkadaşı Helga Hufflepuff için Amazon Ormanları’ndan ona birkaç bitki almaya bir botla giderken görülmüş. Bir daha ne ondan ne de bindiği botundan haber alınmıştır.”

Derin bir nefes aldıktan sonra, çevik bir hareketle sıranın üstünden atladı ve en sevdiği bölümü anlatmaya başlamak için Slytherin’li sarışın bir kız çocuğunun üzerinde durdu gözleri. Gururla konuştuğunu ses tonuyla belli ederek başladı. “Salazar Slytherin. Slytherin binasının kurucusudur. Safkan ve sinsi büyücüleri tercih etmiştir seçim yaparken. Salazar Slytherin, Godric Gryffindor ile aynı şatoda dünyaya gelmiş ve büyümüştür. Salazar defalarca Gryffindor ile arkadaşlık etmeye çalışsa da, bunu başaramamıştır. Godric Gryffindor da bunu başaramamıştır. Godric Gryffindor, mugglelarla çok samimiydi. Öte yandan Slytherin, muggleları bir süre sonra sevmemeye başladı. Sonra Slytherin kalede başkaları ile arkadaşlıklar kurmaya çalıştı. Ama başarısız oldu ve bu yüzden Gryffindor'dan nefret etmeye başladı. Sonra Slytherin yılanlarla ilişki kurmaya çalıştı. Çok bilinen inançlar gibi Çataldili özel verilmiş bir hediye değildi. Salazar Slytherin yılandilini anlamaya çalıştı. Onlarla konuşarak yıllarını harcadı, birçok değişik yılanla konuşarak dilini geliştirdi. Dersler arasında o, genellikle büyülerle uğraşırdı ama lanetlerle de zamanını harcadı ve kendisi yenilerini keşfetti. Salazar, "Avada Kedavra Laneti"ni yarattı ve yılanlarla dostluğunu geliştirdi. Salazar, diğer üçlü ile bir araya gelince Gryffindor'dan nefret etmesinden dolayı Hogwarts için yarı uyumlu çalıştı. Bir Tarih kitabında da belirtildiği gibi en sonunda bazı uyuşmazlıklar ortaya çıktı. Salazar Slytherin Hogwarts’a sadece safkanların girmesini istiyordu, ama diğerleri buna karşı çıktı. Onların düşüncesi büyücü yeteneği olan herkesin bu okulda ders alabileceği üzerineydi. Bunun sonucunda onların düşünceleri Salazar Slytherin'e fazla gelmeye başladı ve Salazar, okulu terk etti. Ve bence aralarında en doğru düşüneni oydu. Zamanında büyücülerin soylarını tüketmeye çalışan Muggle’ları sevmiyordu ve onlardan gelenleri istemiyordu. Çok mantıklı bir yaklaşım. Bizi yok etmeye çalışanları biz neden yüceltelim ki?” Tekrar masasına doğru yürüdü ve ellerini ahşap masaya yaslayıp, bedenini hafifçe eğdi. Dersin sonuna gelmişti. “Dersimiz sona ermiştir. Ödeviniz Eski Mısır’a kadar uzanan sihrin ve büyücülüğün tarihi üzerine bir yazı yazmak. Çok ayrıntıya girmenize gerek yok, ana olayları belirtmeniz yeter. Gelecek derse görüşmek üzere. Ve siz Bayan Brackett, bir dahaki sefere tüm dersi kafanızı sıraya yapıştırarak geçirirseniz, olacaklardan sorumlu olmam.” Öğrenciler aralarında konuşmaya başlarken, Renée de sarı saçlarını arkasına atıp, hızlıca çıkışa doğru yürümeye başladı. İlk dersini bitirmiş olması huzur vericiydi.


Not: Ders Çarşamba günü, ilk saatte, yağmurlu bir günde işlenmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://darksideofhogwarts.yetkin-forum.com/lejant-f6/adeline-ren
 
I. Sınıfların I. Dersi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dark Side of Hogwarts :: Sihir Tarihi Dersliği-
Buraya geçin: