Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ Aşağıdaki İlan Panosu, yeni duyuru eklendiğinde kızaracaktır. Güncel duyuruları oradan takip edebilirsiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Gramiri Mutti Illius

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Gramiri Mutti Illius
Gryffindor I. Sınıf
Gramiri Mutti Illius


Mesaj Sayısı : 27
Rp Yaşı : 11
Kan Statüsü : Safkan
Desteklediği Taraf : Aydınlık Taraf
En Belirgin Özelliği : Muzip
Kayıt tarihi : 09/11/08

Gramiri Mutti Illius Empty
MesajKonu: Gramiri Mutti Illius   Gramiri Mutti Illius I_icon_minitimePerş. Kas. 13, 2008 8:02 am

    | Karakterin |


    Not: Nickimi Gramiri Mutti Illius olarak değiştirirseniz sevinirim..

    ¤ Adı ~ Gramiri Mutti
    ¤ Soyadı ~ Illius
    ¤ Yaşı ~ 11
    ¤ Kan Statüsü ~ Safkan
    ¤ Uyruğu ~ Fin

    ¤ Fiziksel Özellikleri ~ (Icon veya resim, buna ek olarak da kısa bir açıklama ve isteğe bağlı olarak ayrıntılı betimleme)

    Hafif siyah, uzun saçlı, başında sürekli beresiyle dolaşan, ince ve uzun boylu bir tiptir..
    Ünlü: Bam Margera

    ¤ Kişisel Özellikleri ~ (En az 5 satır olsun lütfen)
    Oldukça yaramaz bir çocuk olan Gramiri muzipliklerine daha 7 yaşındayken başlamıştı. Komşularının çocuklarının bisikletlerini ağaca asmak, manavdan koca bir karğuzu çalıp hemen karşısındaki lokantanın vitrinine bırakmak ve şiddetli kavgalara sebep olmak gibi haylaz huyları kendini o zamandan belli etmeye başladı.

    ¤ Örnek Rp ~ (Eski veya yeni, size ait herhangi bir Rp olsun lütfen. Çalıntı Rp kopyalan üye, fark edildiği an da banlanır! Ayrıca sitemizin kalitesi için Rp'si belli bir seviyenin üzerinde olmayan üyeler, siteye kabul edilmeyecektir.)


    Limandan ayrılalı daha iki dün olmuştu fakat Jack çoktan rom stoğunun çeyreğini tüketmişti. Arada bir pusulasının da sapıtması yüzünden rotasından sapıyordu. Tabi sapıtanın pusulasının olmadığını, kendisinin sapıttığını iyi biliyordu fakat suçu başkasına atmak her zamanki gibi işine geliyordu. Güneş en tepedeki yerini almıştı yine. Hiç çıkarmadığı şapkası onu güneşin boğucu ışınlarından ve sıcağından korumada yetersiz kalıyordu. " Hoşşt.. " dedi sıkkın bir şekilde güneşe doğru bakarken bir köpeği kovarmış gibi. Sıcak ona şimdiden oyun oynamaya başlamıştı. Sağlıklı düşünmesi gerekiyordu oysa ki. İnciyi geri almak için sağlam bir plan yapmaya çoktan başlamıştı. Bunun için neye ihtiyacı olduğunu da iyi biliyordu. Geriye kalan tek şey ihtiyacı olan şeyleri bir araya toplamaktı. Yine de planlarının her zaman istediği gibi gitmemesini hesaba katınca yeptığı hiçbir planın sağlamlığından emin olamıyordu.

    Birkaç saat sonra güneş alçalmaya başlamıştı. Güneşin ışınlarından korunmak için yelkenin gölgesi altına saklanmıştı Jack. Bir şişe rom daha bitirmişti. Kafayı bulmamak için yavaş yavaş içiyordu. Fakat yaklaşık yarım saat önce uydurduğu şarkıyı söylemeye devam ediyordu. " Rom, rom ve rom.. Dostum rom! Rom, rom rom rom.. " Tek kelimelik bu sanat şaheserini söylerken bir yandan da batıya, gittiği yöne doğru bakıyordu. Rüzgar kayığı sürüklerken içeri dolan suyu bir kova yardımıyla belli aralıklarda boşaltıyordu..
      ***

    " O son şişeyi içmemeliydim.. " Jack hafif bir bulantıyla uyanmıştı. Ay çoktan gece mavisi gkyüzündeki yerini almıştı. Bulutlar yerine bu gece yıldızlar süslüyordu gökyüzünü. Bir miğde bulantısıyla birlikte kendini kayığın önünden aşağıya doğru kusarken buldu. Uyurken oldukça fazla sallanmış olmalıydı. Pusulasını çıkardı ve hala aynı yönü gösterdiğini gördüğünde kapatıp cebine koydu yavaşça.. Düşünüyordu.. Olayların hepsini planlıyordu kafasında. Bunu yapması pek sık rastlanır bir şey olmasa da, bu sefer dikkatli davranmanın onun yararına olacağını biliyordu..
      ***

    Yüzünde oluşan ani bir sıcaklık değişimiyle uyanmıştı Jack. Sabah olmuştu. Yine yelkenin gölgesi altına saklanmış bir halde uzanmıştı küçük kayıkta. Gözlerini açtı ve hızlıca yerinde doğruldu. Az kalsın yelkene çarpacakken kafasını sıyırıd ve sürekli başında olan o ünlü şapkanın düşmesiyle elini başına götürdü. Uyku sersemi olduğundan Şapkanın düşmüş olduğunu kavraması otuz saniyesini almıştı. Arkasını dönüp şapkayı aldı, üzerindeki tozları silkeleyip tekrar kafasına yerleştirdi. Ardından yüzündeki sıcaklık değişimini öğrenmek için elini yanağına götürdü. Elini yanağına değdirmesiyle çekmesi bir olmuştu. Başını yukarı kaldırıp yelken direğindeki martıya baktı. Martı, Jack'in yüzündeki kızgın ifadeyi görür görmez kanatlarını çırpıp havalandı.. " Lanet olası.. aarrrgghh!! " diye homurdandı yerinde Jack ve dizlerinin üstüne çökerek kayıktan yana sallandı. Elini suya götürecekken karnından gelen bir homurduyla durdu. Oldukça acıkmıştı ve daha karaya ne kadar kaldığını tahmin edemiyordu. Elindeki kuş pisliğine şöylece bir baktı. Pek tercih edecek hali yoktu. Bulduğu bir kese fıstık biteli çok olmuştu. Elmalarını da bitirmişti çoktan. Biraz iğrenerek te olsa dilini yavaşça parmağına götürdü..

    " Tadı.. Salyangoz gibi.. " dedi dilini geri çekerken. " Ama biraz tuza ihtiyacı var.. " diye devam etti. Kendisinden daha fazla iğrenmemek için ellerini denizin tuzlu sularında yıkadı. Ve ardından yüzünü.. Birazcık ta olsa serinlemişti.. Ayağa kalkıp kayığın arka tarafından ileri doğru baktı. Görünürde hiç bir şey yoktu. Ne bir kara parçası, ne de bir gemi. Pusulasını cebinden çıkarıp açtı ne tarafa gitmesi gerektiğini kontrol etmek için. Pusula Jack'i gösteriyordu. Yani Jack gideceği yönün tam tersine bakıyordu. " Ho?! " diyerek yüzündeki şaşkın ifadeyle arkasına döndü. Pusula bu sefer ilerisini gösteriyordu. Önünü kapatan yelkenlerin arkasını görmek için eğilerek kayığın ön tarafına geçti Jack. Kafasına dank etmişti şimdi. Bir martı.. Bir martının tek anlamı karaya yakın bir yerde olduğuydu. Ve karşısında duruyordu işte. " Yani iğrenç bir kuş pisliğini karaya sadece bir deniz mili kala mı yedim. Iyyk.. " diyerek başını yana çevirdi ve denize tükürdü. " Dişlerimi temizlemem gerekecek.. " diye devam etti ve önündeki büyükçe kara parçasını seyretmeye koyuldu. Madroshu Haiwi.. Devasa limanı şimdiden görüyordu. O kadar çok gemi vardı ki Jack hangisine bakacağını şaşırmıştı. " Seçenek oldukça çok ha ? " dedi o limanı seyre dalmışken tekrar gelen martıya doğru bakarak. Martıdan bir ötüş sesi geldiğinde " Bunu evet olarak kabul ediyorum.. " diye devam etti Jack. " Bugün şanslı günün oğlum! " diyerek kayığın arka tarafına oturdu ve sallana sallana karaya varmayı beklemeye başladı..
      ***

    Karaya vardığında kayığını bağladı ve limana ayak bastı. İnsanların o leş gibi kokusunu içine çekip tadını çıkardı bir süre. " Tamam bu kadar hasret giderme yeter.. " diyerek yavaş adımlarla şehre doğru yürümeye başladı. Yürürken limanda çalışan çocukların ve yaşlı denizcilerin bakışlarına maruz kalıyordu. Arkasından gelen bir adam onu durdurunca Jack te hızlıca tek ayak üzerinde arkasına döndü..

    * Geminizi bağlamanın bedeli bir sekizliktir efendim..* dedi. Jack adamın yanından kayığına şöyle bir baktı. Ardından eski konumunu alarak adama bakmaya devam etti. " Eğer istiyorsan senin olabilir, ben daha iyisini bulurum.. " diyerek baş parmağıyla adamın süslü gömleğinin yakasına işaret parmağıyla bastırarak.. Ardından arkasına dönerek limanda yürümeye devam etti. Etrafına bakınırken kendisine gemi beğenen züppe bir soylu gibi gözüküyordu. Arada bir " Bunu seçenekler arasına koyuyorum.. " gibisinden laflar ediyordu.. En sonunda kararını verip limandan ayrıldı. Şehre doğru ilerlerken bir şişe rom içebileceği dikkat çekmeyen bir yer arıyordu. Gözüne buna benzer bir mekan ilişince de hızlı adımlar atarak içeri girdi...
      ***

    İkinci şişe romunu bitirmişti Jack. Kafası iyi gibi olmuştu fakat bu haldeyken daha rahat hareket ettiğini kendisi dahil onu tanıyan herkes biliyordu. Cebinden bir altın çıkarıp masaya koydu. Barmene iyi günler diledi ve yerinden kalktı. Barmen masaya bakıp tatmin olmuşçasına gülümsedikten sonra elindeki şişeyi arka rafa koydu. Bu fırsattan istifade altına bağladığı ipi çeken Jack, hızlıca handan ayrıldı. Gecenin karanlığı bastırmıştı fakat sokaklar hala cıvıl cıvıldı. Altını ipiyle beraber sallarken ıslık çala çala gezindi biraz Jack..

    On beş dakika geçmişti ki limana varmıştı bile. Gündüz geçerken gördüğü geminin yolunu hatırlamak için şapkasını eline alıp kafasını kaşıdı öbürüyle. Birden hatırlayınca şapkasını tekrar kafasına takıp her zamanki yürüyüşüyle, iki eli yana doğru açılmış - baş parmaklarıyla işaret parmakları birleşmiş olarak öne doğru bakıyorken attığı o garip adımların oluşturduğu yürüyüş, ilerledi limanda. Sağa döndüğünde limanda süslü süslü pembe bir elbise giymiş, saçları topuz halinde olan, sarışın bir fahişeye rastladı. Yanına yaklaştığında ona hoşça bir bakış atıp ona doğru eğildi. " Merhabalar, bu saatte dışarda ne işiniz var acaba? " Jack bunu dediği gibi kadın bağırmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamamış bir yüz ifadesiyle etrafına bakınırken dört bir yandan askerlerin ona doğru koşuşturduğunu fark etti. " İyi iş! " dedi kadına ve koşuşturmaya başladı. Yanından geçtiği büyükçe bir geminin içine girdi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Bu sırada askerlerin arkasından geldiğini duyabiliyordu. Geminin kıç tarafındaki kamaralardan birine girdi ve kapıyı kilitledi. " Bunların kaptan kamaraları da bir güzel oluyormuş yahu! " dedi kendi kendine. Tam da bu sırada kapıya bir vurma sesi geldi. *İçerde!* diye bağırdıklarını duyabiliyordu Jack. Pencereye yaklaşıp camı açtı ve geminin bağlı olduğu iplere bir koalanın ağaca tutunması gibi tutundu. Yavaşça ters te olsa önüne bakarak yan gemiye kadar gitti. Ardından tutunarak geldiği ipi ve diğer ipleri kesti..

    Yandaki geminin kaptan kamarasındaydı şimdi de. Kapıdan çıkıp yukarı çıktı. Orda onu bekleyen üç adam vardı. Onlarla handa tanışmıştı. Birisi oldukça uzun ve sıskaydı. Çizgili denizci tişörtü giyiyordu. Diğer ikisi ise kısa ve tombuldu. Pek işe yarıyormuş gibi görünmeseler de Jack'in onlara ihtiyacı vardı bu gemiyi kaçırmak için. " Beyler, hazırmısınız? Şaşırtmacamızı yediler.. " dedi ve dümene geçti. " Halatları çözün, çapayı ve iskeleyi kaldırın! " diye bağırdı. Adamların bunu yapması yaklaşık bir dakikasını almıştı. Gemi yavaş yavaş limandan ayrılırken yelkenler iyice geriliyordu gece rüzgarı sayesinde. Jack dümeni tutarken arkasına dönüp az önce bağıran kadına doğru bağırdı. " Afedersiniz madam! " ardından tekrar önünü dönerek sıska ve uzun adamı yanına çağırdı. " Umarım ona bağırması için çok para vermemişsinizdir, çünkü pek bir şeye benzemiyor.. "

    Gemi Madroshu Haiwi'den uzaklaşırken Jack pusulasına baktı, Doğuyu gösteriyordu.. Jack, kendinden emin bir şekilde rüzgarın onları istediği yere götürüşünün keyfini çıkarmaya koyuldu.. Tortuga..


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Christina A. Carlisle
Kara Büyü Profesörü ve Slytherin Bina Sorumlusu
Christina A. Carlisle


Mesaj Sayısı : 232
Yaş : 35
Rp Yaşı : 25
Kan Statüsü : Safkan
Desteklediği Taraf : Karanlık Taraf
En Belirgin Özelliği : Soğuk ve Gizemli
Kayıt tarihi : 03/11/08

Gramiri Mutti Illius Empty
MesajKonu: Geri: Gramiri Mutti Illius   Gramiri Mutti Illius I_icon_minitimePerş. Kas. 13, 2008 8:07 am

Gryffindor ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gramiri Mutti Illius
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts'ın Karanlık Yüzünden Önce :: Karakter :: Seçme Bölümü-
Buraya geçin: